ÖLÇEKLERİ DEĞİŞTİREN YENİ: YAPAY ZEKA
Yapay zeka teknolojileri, sıkça başvurduğumuz bir kavram olmakla birlikte, bu alan yalnızca bir teknolojiyi ifade etmekten öteye geçmiş, teknolojiye yeni bir boyut, ölçek ve daha önceki yöntemlerden farklı “yeni bir yön” kazandırmıştır. Bu alanda devam eden sayısız gerekli ve gereksiz tartışma arasında, bu yolda ilerlemeyi, kendi yöntemlerimizi geliştirmeyi ihmal etmemeliyiz. Çünkü bu ihmal hem şirketler hem de toplumlar için geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracaktır. Yapay zeka henüz yeni ve başlangıç aşamasında olmasına rağmen, yapay zekanın ölçülebilen pazarı bize çok şey anlatmaktadır. Kişisel tahminime göre, önümüzdeki yıllarda meydana gelecek gelişmeler, yapılan tüm araştırma tahminleri ve beklentilerin ötesine geçecek. Ancak, derinliği olmayan, yeni bir katkı sunmayan ve sadece bir etiket olmaktan öteye gitmeyen çalışmaları elemek de büyük önem taşımaktadır. Şimdi, bu çalışma ile önemli rakamlar çevresinde, başlangıçtan bugüne kadar olan yolculuğumuzu tekrar gözden geçirelim ve karşılaştığımız gerçeklikle yüzleşelim. Çünkü ama’sız, lakin’siz, fakat’sız yeni bir gerçeklikle karşı karşıyayız… Yapay zeka, bugüne kadar var ettiğimiz tüm sistemi, sektörleri ve kültürü dönüştürme gücüne sahip.
Yapay zeka teknolojisinin gerçekliğiyle yüzleşmenin oyunda kalmanın ana unsuru haline geldiği şu günlerde yapay zeka teknolojisiyle yüzleşmenin en hızlı yollarından biri pazarın büyüklüğüyle yüzleşmekten geçiyor.
Görsel 1:

Kaynak: https://marketresearch.biz/report/artificial-intelligence-market/
Mart 2023’te yayınlanan bir çalışmaya göre küresel yapay zeka pazarı 2022 yılında 111,7 milyar dolarlık bir hacme sahipken 2032 yılına gelindiğinde pazar büyüklüğünün 2.371,5 milyar dolarlık bir hacme erişmesi öngörülmektedir.
Görsel 2:

Kaynak: https://market.us/report/artificial-intelligence-market/
Ocak 2024’te yayınlanan bir çalışmaya göre 2022 yılından 2032 yılına gelindiğinde küresel yapay zeka pazarı 129 milyar dolardan 2.745 milyar dolar seviyesine erişecektir.
Görsel 3:

Kaynak: https://www.precedenceresearch.com/artificial-intelligence-market
Ekim 2023’te yayınlanan başka bir çalışmaya göre ise 2022 yılında küresel yapay zeka pazarının büyüklüğü 454,12 milyar dolarken 2032 yılında pazar büyüklüğü 2.575,16 milyar dolar seviyesine erişecektir. Söz konusu çalışmaya göre 2022 yılında küresel yapay zeka pazarındaki gelirlerin %23,38’i donanım, %36,98’i yazılım ve %39,64’ü servisler kaynaklı olarak elde edilmiştir.
Görsel 4:

IDC tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre 2023 yılında en çok yapay zeka yatırımı gerçekleştirmesi öngörülen sektörler bankacılık, perakende ve profesyonel hizmetlerdir. Çalışma sonuçlarına göre yapay zeka merkezli sistemlere yapılan küresel harcamaların 2023 yılında 154 milyar dolar seviyesinde olduğu ve bu değerin 2026 yılında 300 milyar dolara aşacağı değerlendirilmektedir.
Görsel 5:

Kaynak: https://www.precedenceresearch.com/artificial-intelligence-market
Yapay zekanın olası etki alanlarını inceleyen çalışmalar adeta A’dan Z’ye küresel ekonomide değer üreten tüm sektörleri bir çırpıda sayıyor. Görsel 5’te belirtildiği üzere, son kullanıcılardan elde edilen gelirler bağlamında değerlendirildiğinde sağlık, finans, medya, reklamcılık, perakende, otomotiv, ulaşım ve üretim bu süreçte öne çıkan sektörlerdir.
Yapay zeka pazarının gelişimine dair veriler yeterince açık olsa da yapay zeka teknolojisi oldukça ileri seviyede know-how gerektiren ve yüksek maliyetli bir teknolojidir.
Küçük modellerde dahi 700-1.500 dolar seviyesindeki GPU maliyetlerine katlanmak gereklidir. GPT-2 veya benzeri büyük modeller için birden fazla üst düzey GPU’ya ve AI accelerator gibi farklı donanımlara ihtiyaç duymaktadır. Bu seviyede kullanılabilecek GPU’ların birim maliyeti 10.000-20.000 dolar arasındadır. [1]
GPU’lara kıyasla düşük maliyetlere erişilebilmekle birlikte programlama gereksinimleri daha zor olan FPGA’lere 5 dolar seviyesi itibariyle erişmek mümkündür. Bununla birlikte ileri seviye uygulamaların gereksinim duyabileceği gelişmiş FPGA’lerin fiyatı 10.000 dolar seviyesini aşabilmektedir. [2]
Yüksek donanım maliyetlerine ek olarak kendi donanımlarını kullanmayı tercih eden yapay zeka kullanıcıları yılda yaklaşık 2.000-5.000 dolar seviyesindeki elektrik ve bakım masraflarına da katlanmak durumundadır.[3]
Kamuoyunda yayınlanan bir çalışmaya göre “Generative AI Data Center” alanında sunucu altyapısı ve operasyonel maliyetlerin 2028 yılına kadar 76 milyar dolar seviyesini aşması öngörülmektedir.[4]
Yapay zeka teknolojisinin toplam maliyeti; donanım ve diğer altyapı maliyetlerine ek olarak yüksek çalışan, veri toplama ve depolama maliyetleri gibi farklı parametreleri de içeriyor.
Kıyasla düşük maliyetlerle geliştirilebilen teknolojilerde dahi Ar-Ge yatırımlarının devamlılığını korumak ve büyük bir disiplinle sonuca doğru ilerlemek oldukça zor bir durum olagelmiştir. Yapay zeka teknolojisi özelinde ise bu hal çok daha farklı bir boyuta erişebilmektedir.
Yapay zeka teknolojisinin ekonomik ve teknolojik kabiliyetler açısından önemini konuşmak malumu tekrar ve tekrar bildirmek anlamına gelse de teknolojinin gerektirdiği güçlü yatırımlar bu malumun dile getirilmesini engelleyebiliyor. Veya teknolojinin yalnızca teknoloji devleri üzerinden okunmasına neden olabiliyor. Bu süreçte yapılabilecek en büyük hata da tam bu noktada başlıyor.
Yapay zeka teknolojileri alanında Ar-Ge yatırımları gerçekleştirmenin çok büyük kaynaklar gerektirdiği açık. Bununla birlikte güçlü finansal kaynakları ve uzun yıllara dayanan veri toplama çabalarıyla teknoloji devlerinin yapay zeka ekosistemine sunduğu katkıları tek olası merkez olarak görmek son derece basiretsiz bir tutum olacaktır. Yalnızca Google’ın DeepMind Alphago sisteminin 1.920 CPU ve 280 CPU gerektirdiği veya OpenAI’ın milyarlarca dolarlık kaynağa eriştiği gibi haberlere odaklanırsak, teknoloji devlerinin büyüklüğüne imrenmenin ötesine geçemeyiz.[5]
Milyarlarca dolarlık yatırım alabilen bu dev organizasyonların yönetimsel sorunları veya adeta uçsuz bucaksız büyük verilerini anlamlı hale getirmenin maliyetleri ayrıca incelenebilir. Ancak eğer burada hedef sektörde diğer aktörlerin başarılı olabilmesi için bir strateji inşa etmek ise başarıyı dev rakiplerinin karşılaştığı zorluklara indirgemek de özgüvensiz ve yanıltıcı bir bakış açısı inşasından ileriye gidemeyecektir.
Öncelikle yapay zeka algoritmalarının çıktılarından faydalanmak için küresel pazarı domine eden bir arama motoru ya da e-perakende sektörünü şekillendiren bir hizmet sağlayıcısının veri gücüne eş değer bir güce sahip olmak zorunda olunmadığı fark edilmelidir. Belirli bir amaç etrafında toplanmış ya da üretilmiş nispeten kısıtlı verilerin bile birçok dikey ürünleşmenin ortaya çıkması için yeterli olabileceği gerçekliği ile hareket edilmelidir.
Bu gerçekliği benimseyen ve “zaten kaybedeceğiz” algısından kurtulan aktörlerin ise aşması gereken gerçek bir sorun bulunmaktadır. İşlem gücü “computing power”… Yüz binlerce dolarlık maaşlarla küresel aktörler için değer üreten meslektaşlarına benzer kabiliyetlerde pek çok yenilikçi araştırmacının aşması gereken en temel sorun, işlem gücü gereksinimleridir. Bu kaynağı araştırmacıların fonlamasını ya da fon elde etme sürecini bu kişilerin organize etmesini beklemek sürdürülebilir bir gelişimi mümkün kılmayacaktır.
Yapay zeka için gerekli olan işlem gücünün bulut temelli ortak paylaşım prensibine göre açılması, “shared resources” yaklaşımı doğrultusunda etkin kaynak yönetimini mümkün kılacaktır. Teknolojik gelişimi tabana yaymayı sağlayacak bu süreç yapay zeka teknolojisinin erişilebilirliğini artıracaktır.
Bu sürecin vadettiği değeri sunabilmesi ise altyapıların en verimli biçimde kullanılmasına odaklanan kapsamlı bir planlamayı gerektirmektedir. Bunun yoksunluğunda binlerce dolarlık altyapının; birer sergi ve fuaye alanı haline gelen “teknoloji merkezlerine” kaynaklık etmesinin ve bölgesel elitlerin bir yenisinin oluşmasının ötesine geçilemez.
Kaynakların doğru aktörlerle buluşmasını mümkün kılamadığımız müddetçe yapay zeka pazarının güçlü ekonomik çıktılarını büyük bir şaşkınlıkla anmaya, teknoloji devlerinin ve diğer küresel elitlerin başarılarına hayran kalmaya ve küresel elitlerin etik değerleriyle şekillenen teknolojilerin kullanıcısı olmaya mahkum kalmak durumundayız.
Yapay zeka teknolojisinin varlığı ve yokluğu arasındaki derin fark acil ve planlı biçimde bu yeni gerçeklik doğrultusunda çalışmayı gerektiriyor. Kazananlar ve izleyenler arasındaki derin farkı birkaç yıl içerisinde gözlemleyeceğiz. Hangi grupta olacağımız ise bu hususta neler yaptığımıza bağlı olarak şekillenecek.
Kaynak: Ölçekleri Değiştiren Yeni: Yapay Zeka – SavunmaTR
